Uzun zaman geçti üstünden.Tam hatırlamıyorum.Yolda mı karşılaşmıştık da kafeye oturmuştuk yoksa sözleşip de mi gitmiştik bilmiyorum.Gerçi ikincisinin olması pek mümkün değil.Bayan Gollum varken böyle bir şey malesef ki pek mümkün olmadı.Kalabalıktık masada o gün.Benim pek sevgili,onun çok saygıdeğer arkadaşları da oradaydı.Masada tam karşıma denk gelmişti(!) Ya da ben herkesi yarıp geçip karşısına oturmuştum.Sohbet ettik şurdan burdan.O gün orada onu ne kadar sevdiğimi söylediğimi hatırlamıyorum.Her cümlesinin sonunda-seni seviyorum demiştim.Tabi ki hepsini içimden.Gözümü dikip hiç kırpmadan bakmak istiyordum.Kim bilir bir daha ne zaman karşılıklı oturup karşımda çayını yudumladığını izleyebilirdim?Ancak onun da bir gözünün bende olduğunu bildiğim için yapmadım.Şöyle rahat rahat anlatsın.Nasıl da özlemişim sesini.Hayır şimdi neden bana bir şey anlatma çabası içine girer ki arkadaşlarım?Dur be kardeşim şuradan kalkınca gideriz bana sabaha kadar dinlerim hepinizi.Diyemediğim için kimseye,oradaki herkes sadece koca bir ağızdan ibaret kalmıştı.Sadece ağız oynatışlarını görebiliyordum.Elimde değildi.Kulaklarım o an onunkinden başka hiçbir ses duymuyordu.O yıl Bayan Gollum sayesinde zaten 2 kez aynı masada oturabilmiştik.Belki 3 kez de yolda karşılaşıp selamlaşma faslımız olmuştu.Yani o gün,yine,hayatıma girdiği günden beri zamanı durdurmak istediğim anlardan birini yaşıyordum.Çok olmadı hatta belki hiç olmadı.Onla geçirdiklerim haricinde şu an zaman dursun böylece 3 5 asır kalıverelim diyebildiğim an.Akrebinden mi tutsam yelkovanından mı kovalasam bilemedim.Şimdi çalar telefonu eli kulağındadır.Bayan Gollum gösterir kendini.Tüm zamanların akrebi de yelkovanı da bir tarafına kaçasıca.Evet içemedik ikinci bir bardak çayımızı.Müsaademizi istedi arkadaşlarıyla.Ne müsaadesi laan?İzin vermiyorum gidemezsin!!Diyemedim..Gitti.Boş çay bardağıyla karşılıklı oturuyorduk.Öyle soğuk,öyle sevimsiz bakıyordu ki bana.Boş o bomboş görüntüsü hala aklımda.Alt tarafı bardaksın sen.Nasıl bu kadar sevimsiz olabiliyorsun?Garson hanım bardağa yöneldi elini tuttum.Garip bir ses tonuyla ; -acabağğ dedim şu çay kaşığı bende kalabilir mi?Hayır dese Bayan Gollum' a olan hıncımı pek şirin garson hanımdan orada çıkarabilirdim.Sanırım bunu gözlerimden farketti olucak anlıyorum sizi dedi tabiki de! Anlamak zorunda olan sen olmamalıydın.Sonrası masa da bir sessizlık.Bir anlam verme çabaları,bir ne yapıyorsun bakışları.Sonrasında bir gülüşmeler,yok koltuğuda alıp eve gidelim mi gibisinden türlü soruların içinde bulunduğu cümleler.AL LAN!AL GİDİYORUZ! Neyse çay kaşığım ve ben geldik eve.Salonumun en güzel köşesine yerleştirdim.Salonda o kadar irili ufaklı obje varken,durup bakılacak o kadar şey varken tabiki de eve gelen herkes çay kaşığıma takıldı.Aralıksız sabah kahvaltısına ve aksam yemeğine gelen arkadaşlarım çay kaşığını bulaşık yapıp yıkama çabası içine girdi.Ancak biz epey bir süre her akşam karşılıklı uzunca bakıştık.Takii teyzem Ankara'dan gelip evi özellikle ben uyurken temizleme çabalarına girene kadar.Öğlen uyandığımda çay kaşığım yoktu.Ne yaptın dedim teyze??Çay kaşığını orada unutmuşsun dedi.Bulaşıkların içine koymayı bırak çöplerin içine yanlışlıkla karıstırıp atıvermişti.Bağırmak istedim teyzeme avaz avaz.Yapamadım,özlemiştim onu.Nasıl da yorulmuş canım ortalığı toplarken.Sessizce odama geçtim.O gün uyandığımda neredeyse akşam olmak üzereydi.Teyzem içerden sesleniyordu.-Hadi uyan gel sana çay demledim..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder